23 Kasım 2017 Perşembe

"TPAO İHANETİ" - Gazeteci, Araştırmacı - Yazar: Mehmet AKAYA

TPAO İHANETİ
Mehmet Akkaya
Bir hükümet kendisinin, milletinin ayağına kurşun sıkar mı? Ülkesine düşmanlık yapar mı? Hem de yabancı çıkarı için? Hem de emperyalist tekeller, savaş baronları için?
Kılavuzu emperyalistler ise, kurşun üstüne kurşun sıkıyormuş meğer.
Kıbrıs çıkarmasında benzin üreten bir rafineri vardı. Oranın benzini ile uçaklarımız havalanırdı. ATAŞ Rafinerisi. Gel gör ki, İngiliz kontrolünde. Vakti zamanı geldi, Kıbrıs’a çıkarma yapmak gerekti. Savaş uçaklarımız havalanamadı. İngiliz işveren benzin vermiyordu. Sağolsun Kaddafi... Libya’dan sağladık benzini ve öyle çıkarma yapabildik.
Bundan ders aldı zamanın hükümeti. Çıkarma sonrasında ilk iş milli rafineri kurmak oldu. TPAO sıvadı kolları, TÜPRAŞ’ları kurduk.
Ama bazısı bir yanlıştan bile ders alırken, emperyalist batıyı pusula yapanlar, bırakalım ders almayı, ihanetten ihanete koştular.
Rafineride de öyle oldu. OECD, Dünya Bankası, IMF ve Avrupa Birliği’ni kılavuz yapan AKP, 2005’te TÜPRAŞ’ları sattı. Hem de, Kıbrıs çıkarmasında benzin vermeyen emperyalistlere...
Kıbrıs çıkarmasında uçak lastiğimiz de yoktu. ABD ambargosu lastik bulmamıza engel oluyordu. Yine imdada Kaddafi yetişti. Benzinin yanında uçak lastiği de verdi. Zamanın hükümeti, “madem öyle” dedi, çıkarmadan hemen sonra uçak lastiği de üreten PETLAS’ı kurdu. Sene 1976...
Lakin emperyalist kılavuz bırakmıyor. AKP hükümeti PETLAS’ı da sattı. Sene 2005. Mahkeme “satış usulsüz” dedi. Ama dinleyen kim?! Hâlâ top gibi oynuyorlar güzelim PETLAS ile.
Dahası var. Zor zamanların dostu Kaddafi’yi, linç etsinler diye Amerikancı muhaliflere çantalar dolusu para gönderdi hükümet. Kan revan içinde can verdi, katil sürüsünün elinde kadim dostumuz Kaddafi.
PETROL KURUMLARININ ANASI TPAO
Milli Petrolün öyküsü hem acıdır hem de uzun. 
Bazı satır başları sadece;
- Cumhuriyetin ilk işi Petrol Yasası çıkarmak oldu. Sene 1926.
- 1933’te Petrol Arama ve İşletme Dairesi kuruldu.
- 1940’da Raman’da, 1947’de Garzan’da petrol bulundu.
- 1942’de Petrol Ofisi, 1953’te Batman Rafinerisi kuruldu.
- 1954’te 6326 Sayılı Petrol Kanunu çıkarıldı, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM)ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) kuruldu.
- Petrol işi entegre çalışmayı gerektiriyordu. 
- 1959’da Batman Rafinerisi, 1960’ta Petrol Ofisi (POAŞ) TPAO’ya devredildi.
- 1961’de İPRAŞ Rafinerisi kuruldu.
- 1965’te TPAO, Yarımca PETKİM’i kurdu.
- 1967’de Batman-Dörtyol Petrol Boru Hattı açıldı.
- 1967’de Aliağa Rafinerisi kuruldu.
- 1971’de TPAO ve İPRAŞ, İstanbul Gübre Sanayi A.Ş.’ı (İGSAŞ) kurdular.
- 1972’de İPRAŞ Rafinerisi TPAO’ya geçti.
- 1974’te TPAO, deniz petrol taşımacılığını, DİTAŞ’ı kurdu.
- 1974’te TPAO, BOTAŞ’ı kurdu.
- 1974’te TPAO, Akaryakıt Dağıtım A.Ş.’ı (ADAŞ) kurdu.
- 1975’te TPAO, 22 petrol sahasında, 100 milyon varil ham petrol üretir oldu.
Derken 12 Eylül, Özallı yıllar ve Batın’ın emrine giren hükümetler dönemi. TPAO için de, petrol sanayimiz için de karanlık yıllar.
- 2000’de POAŞ, Shell-Doğan Holding ortaklığına satıldı.
- 2004, İGSAŞ Yıldızlar Holding’e satıldı.
- 2005’te TÜPRAŞ, Shell-Koç ortaklığına satıldı.
- 2008’de PETKİM, Kazak-Rus mafyasına satıldı.
- 5 Ekim 2016. Kalan tek kamu dağıtım şirketi Türk Petrol (TP) Zülfikarlar Holding’e satıldı.
TPIC NEDİR?
ANAP hükümeti 1988’de, kara para aklanan ve karanlık işlerin döndüğü Jersey Channel (Kanal) Adalarında, Türkiye Devletine ait görünen bir petrol şirketi kurdurdu. Turkish Petroleum International Company Ltd. (TPIC).
Çalışanların büyük kısmı taşeron işçisi... Sendikalaştılar diye 600 işçiyi kapıya koydu.
TPIC, 2013’te BOTAŞ’a devredildi. Ama özerk, ama şaibeli, ama kamu mantığına göre yönetilmiyor, ama karanlık adalarda.
TPAO VE BOTAŞ’A SALDIRI
TPAO’nun yarattıkları, vergi ve büyüklük bakımından dev kurumlardı.
Geçen 10 yılda, kamunun entegre yapısı parçalanmış, her parçası satılmış, kurda kuşa yem edilmişti. Emperyalistler ise kaymağına çöreklenmişti.
Bütün milli petrol kurumlarını satıp savurduktan sonra şimdi de kalan iki kuruma saldırıyorlar.
BOTAŞ’ı TPAO’dan kopardılar, şimdilerde onun da başına çorap örüyorlar.
TPAO’nun ise, Adıyaman, Batman ve Trakya bölge müdürlüklerindeki kuyu tamamlama (workover) ve sondaj faaliyetlerini TPIC’e devretmek istiyorlar. Genel müdürlüğün jeofizik operasyonları, sismiği ve deniz sismiğini TPAO’dan almak istiyorlar.
Bu, milli olanakları, şaibeli TPIC’e devretmek değildir sadece. TPAO’nun idam fermanıdır, milli petrolcülüğe ihanettir. Petrol işçisinin “TPAO vatandır” demesi bu yüzden. Sadece petrol işçisinin değil, topyekûn işçi sınıfının, tekmil milletin görevidir TPAO’ya sahip çıkmak. (İKTİBAS & KAYNAK: Aydınlık Gazetesi, 17.11.2016)

17 Kasım 2017 Cuma

"PETROL-İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANLIĞI" TPAO'da yeniden yapılanma ve taşeronlaştırma saldırısı BÜTÜNSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMI'NA KARŞI TPAO'YA SAHİP ÇIKIYORUZ

TPAO'da yeniden yapılanma (bozulum-deformasyon) ve taşeronlaştırma saldırısı!..
BÜTÜNSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMI'NA KARŞI TPAO'YA SAHİP ÇIKIYORUZ
Türk Petrol Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin ardından sıra TPAO'nun yeniden yapılandırılmasına geldi. Bu sürecin yol haritası, Bütünsel Dönüşüm Programı adıyla sunuldu. TPAO'yu parçalayıp zayıflatarak özel sektör mantığıyla yönetilen bir şirket haline getirilmesine karşı Petrol-İş, TPAO'ya sahip çıkıyor.
Geçen yıl Türk Petrol Kanunu yasalaşmıştı. Petrol sektörünü yerli ve yabancı sermayenin etkin olduğu buna karşılık kamu şirketi TPAO'nun konumunun zayıflatıldığı o Kanun'un yasalaşmasının ardından sıra TPAO'nun yapısal olarak dönüştürülmesi sürecine geldi. Her ne kadar hükümet yetkilileri ve bürokratlar, TPAO'nun atılım yapması için bu sürece girildiğini iddia ediyorsa da, gündeme getirilen "Bütünsel Dönüşüm Programı" ile birlikte TPAO'nun yapısal olarak parçalanması, hizmet alımlarını arttırarak taşeronlaşmanın artması ve daha önce devletin bir politika aracı olan TPAO'nun iddiasızlaştırılması gündeme getirilmiş oluyor. Ayrıca önümüzdeki dönemde TPAO bazı sermaye gruplarının önünü açacak şekilde koltuk değnekliği rolüne soyunduruluyor.
TPAO Yönetimi'nin sunduğu gerekçeler
TPAO Yönetimi, Bütünsel Dönüşüm Programı'na neden gerek duyulduğunu çalışanlara ilettiği yazılarla ortaya koydu. Yönetim bu programı şu şekilde gerekçelendiriyor:
TPAO'nun planlanan sondaj öncesi arama, sondaj ve üretim faaliyetleri gerçekleştirmesine rağmen üretim ve rezerv seviyesinin arttırılamaması, TPAO'nun bu nedenle içine girdiği durağanlığa son verilmesi gerekliliği,
Türk Petrol Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile TPAO'nun daha rekabetçi bir piyasada faaliyet göstermeye başlayacak olması ve bu durumun kurumu rekabetçiliğe zorlaması,
Gençleşen TPAO istihdamının yeni bir insan kaynakları politikası ile şirketin yapacağı atılıma hazırlanması,
TPAO'nun bir marka haline getirilmesi, enerjide arz güvenliği ve ekonomiye daha fazla katkı vermesi anlamında devletin diğer kurumlarının TPAO'dan beklentileri.
TPAO Yönetimi'nin genel itibariyle yukarıdaki argümanlarla gerekçelendirdiği Bütünsel Dönüşüm Programı'nı hayata nasıl geçireceğini ise şöyle formüle ediyor:
TPAO, arama ve üretim odaklı bir şirket haline getirilecek ve yabancı şirketlerle ortaklıklarla yurtdışında yeni alanlara açılacak,
TPAO bünyesinde gerçekleştirilen servis ve destek faaliyetleri, proje bazlı çalışacak yeni kurulan servis şirketine devredilecek. TP Oilfield Service Company adı verilen bu servis şirketi, özel sektör mantığıyla çalışacak ve performansa dayalı bir istihdam politikası benimsenecek,
TPAO'nun bütününde İnsan Kaynakları politikaları yeniden yapılandırılacak ve kamu istihdamı mantığı terk edilerek özel şirketlerdeki klasik İnsan Kaynakları yaklaşımı adapte edilecek,
Petrol Akademisi kurulacak.
TPAO Yönetimi, yeniden yapılandırmayı içeren Bütünsel Dönüşüm Programı'nı neden ve nasıl hayata geçireceklerini bu şekilde ifade ederken aslında programın hangi amaçları taşıdığını perdelemeye çalışıyor. Bu programın bir zorunluluk olduğuna işaret etmeye çalışan TPAO Yönetimi, çalışanları bir algı yönetimi ile bu programa ikna etmeye çalışıyor.
Program aslında neyi amaçlıyor?
Bütünsel Dönüşüm Programı, bir bölümü TPAO Yönetimi tarafından açıkça ifade edilen ancak bir kısmı ise doğrudan açıklanmayan amaçlara sahip bir yeniden yapılandırma programıdır.
Program, geçen yıl yasalaşan Türk Petrol Kanunu sonrasında petrol sektörünün serbestleştirilmesi ile birlikte kamu kuruluşumuz TPAO'nun da bir özel şirket mantığıyla yönetilmesi ve bu doğrultuda faaliyetlerini yürütmesi için hazırlandı.
Programın önemli bir boyutunu bir servis şirketinin kurulması oluşturuyor. Buna göre TP Oilfield Service Company adını taşıyan ve yurtdışı merkezli yeni bir iştirak kuruldu. Daha önce TPAO çatısı altında yapılan sondaj, kuyu tamamlama hizmetleri, sismik gemi dâhil jeofizik operasyonlar, çimentolama, log ve çamur operasyonları gibi faaliyetlerin yeni servis şirketi tarafından gerçekleştirilmesi öngörüldü. Yani bu faaliyetler TPAO'dan alınarak özel sektör mantığıyla çalışacak farklı bir şirkete devredilmek isteniyor. Bu TPAO'nun zayıflatılmasından ve parçalanmasından başka anlama gelmiyor. Özelleştirme politikalarıyla dikey entegre yapısı zaten parçalanmış olan TPAO, her ne kadar aksi iddia edilse de, bir kez daha parçalanarak zayıflatılmak isteniyor.
Program ile TPAO'nun yabancı petrol tekelleriyle ortaklık yapması ve bu yolla yurtdışı faaliyetlerini güçlendirmesinin hedeflendiği belirtiliyor. Oysa, parçalanan TPAO, dikey entegre yapıya sahip petrol tekelleri karşısında rekabet gücünü yitirecek ve yerli-yabancı sermayeye koltuk değnekliği yapmak durumunda kalacak bir TPAO demektir.
Programda TPAO'nun petrol sektörünün en riskli alanı olan arama ve üretime odaklanması hedeflenirken ve kamu elinde dikey entegre yapıya kavuşturulması vizyonundan bütünüyle uzaklaşılması anlamına geliyor. Bütünsel Dönüşüm Programı, TPAO'nun adım adım özelleştirilmesinin zeminini hazırlayacak bir yol haritası olarak görülmelidir.
Program ile amaçlanan TPAO'yu kamu yararı doğrultusunda faaliyet gösteren bir kamu kuruluşu olmaktan çıkarıp verimliliğe odaklı, istihdamı esnek ve güvencesizleştirilmiş bir şirket haline getirmektir. İstihdam ve personel politikalarının da özel şirket mantığıyla oluşturulması öngörülüyor. Daha önce TPAO bünyesinde TPIC vasıtasıyla denenen, şimdi tüm TPAO için gündeme getiriliyor.
Başta yeni kurulan servis şirketi olmak üzere TPAO'nun bütününde yeni bir İnsan Kaynakları politikası benimseneceği anlaşılıyor. Kişisel Olarak Kariyer Planlaması  ve Hedef Bazlı Performans Sistemi'ne geçileceği belirtiliyor. Bu uygulamalar, bir kamu kuruluşu olan TPAO'da uzun yıllardır çalışanların özlük haklarının korunması ve geliştirilmesi, çalışma barışının sağlanması ve kamu istihdamı güvencelerinin sürdürülmesi için çalışanlar adına Petrol-İş'in taraf olduğu bir toplu sözleşme sistemini aşındıracak uygulamalar olarak öne çıkıyor. “Bütünsel Dönüşüm Programı'nın, toplu sözleşme sistemini de içeren kamu istihdam rejimini bozacak ve TPAO'da iş güvencesini zayıflatacak uygulamalar içerdiği görülüyor.
Petrol-İş TPAO'ya sahip çıkıyor
Petrol-İş Sendikası, TPAO'da gündeme getirilen Bütünsel Dönüşüm Programı'na karşı tavrını sürecin başından itibaren net bir şekilde ortaya koydu. TPAO'yu parçalayarak zayıflatacak, kurumda taşeronlaşmanın önünü daha da açacak ve iş güvencesini ortadan kaldıracak bu programa karşı, kamu petrol şirketimize sahip çıkarak TPAO'yu güçlendirecek asıl yol haritasına işaret ettik.
1980'li yıllarda özelleştirme ve serbestleştirme politikalarıyla dikey entegre yapısı parçalanan  TPAO'nun faaliyet alanı, petrol/doğal gaz arama, sondaj ve üretim ile sınırlı hale getirilmişti. Şimdi ülkemizin gözbebeği kamu kuruluşumuzun mevcut yapısının da parçalanmasına izin vermeyeceğimizi belirttik. Çünkü, petrol sektöründe şirketleri bölüp parçalayarak rekabet gücü kazanmak mümkün değildir. O nedenle yeni kurulan servis şirketi eliyle yapılacağı belirtilen sondaj, kuyu tamamlama hizmetleri, sismik gemi dâhil jeofizik operasyonlar, çimentolama, log ve çamur operasyonları gibi faaliyetlerin tamamının bugüne kadar olduğu gibi TPAO tarafından tek çatı altında sürdürülmesi gerekiyor.
Bununla birlikte TPAO yönetimi ve siyasi irade, TPAO'nun dikey entegre yapıya yeniden kavuşturulabilmesi yönünde bir hedefle hareket etmelidir. Bunun için TPAO'nun hem kurumsal yapısı hem de eksik kadroları tamamlanarak istihdam yapısı güçlendirilmelidir. Dikey entegrasyonun sağlanması için ilk adım, iki kamu kuruluşumuz TPAO ve BOTAŞ'ın birleştirilmesi olmalıdır.
TPAO'nun, siyasal müdahalelerden uzak, özerk bir şekilde faaliyet göstermesine ve hızlı kararlar almasına olanak sağlayacak bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Ancak bunun için, TPAO’nun özelleştirilmesi hiçbir şekilde düşünülmemeli, TPAO’yu güçsüzleştirecek her türlü düzenlemeden ise kaçınılmalıdır.
Bu görüşlerle oluşturulan ve yerelden ülke geneline doğru örülmesine karar verilen eylemlilik süreciyle Petrol-İş, önce üyelerimizi bilgilendirerek Mayıs ayı başından itibaren programa karşı etkin bir mücadele süreci ördü. (25.08.2014)

Aşkın Süzük / Petrol-İş Araştırma Servisi

9 Kasım 2017 Perşembe

"İŞTE DÜNYANIN 27 ŞEHRİNDEKİ ATATÜRK" - 10 KASIM 2017, NEREDEKAL.COM & TPAO EMEKLİLERİ

İŞTE DÜNYANIN 27 ŞEHRİNDEKİ ATATÜRK
Laik, demokratik, ileri, çağdaş ve modern bir hukuk devleti olan; Hakim ve hükümran Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, tam bağımsızlık, özgürlük ve kadim Türk Medeniyetinin kapılarını bizlere açan ve adını: Milli hafıza, milletin kalbi ve tarihe altın harflerle yazdırmış ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü aramızdan ayrılışının 79. yılında içten saygı, kalbi şükran, rahmet, dua ve minnetle anıyoruz.
Eserlerinin koruyucusu, emanetinin bekçisiyiz.
Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 79. Yılında, aralarında; Avustralya, Küba, Meksika ve Şili'nin de olduğu dünyanın çeşitli ülkelerinden 27 şehirde yer alan Atatürk ile ilgili büst eser, hizmet birimleri derlendi...

Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı 10 Kasım’ın 79. yılında dünyanın çeşitli ülkelerinden  27 şehrinde Atatürk ile ilgili büst, Heykel, fotoğraf ve adının verildiği çeşitli birimleri derledi.
Her fotoğrafın altına bulunduğu yer ile ilgili kısa bilgilerin de verildiği 27 fotoğraftan oluşan çalışmada, aralarında; Avustralya, Küba, Meksika ve Şili'nin de olduğu dünyanın çeşitli ülkelerindeki eserler topluca sunuluyor.
İşte neredekal.com’un derlediği dünyanın çeşitli ülkelyerinden 27 şehirde bulunan Atatürk ile ilgili eserler:
1 – Yeni Delhi - Hindistan
Hindistan’ın başkenti olan Yeni Delhi’nin en işlek caddelerinden birinin ismi, Mustafa Kemal Atatürk Marg olarak adlandırılmış. 
2 – Sidney - Avustralya
Avustralya’nın Sidney şehrinde yer alan Hyde Park, Atatürk anıtına ev sahipliği yapıyor. Anıtın üzerinde Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı sırasında hayatını kaybeden Anzak askerlerine ait cenazelerin ülkelerine gönderilmesini isteyen annelere yazdığı mektup yer alıyor. Mektup, savaşın derin yaralarının iyileşmesi için adeta bir çağrı niteliği taşıyor.
3 – Bükreş - Romanya
Başkent Bükreş’te Mustafa Kemal Atatürk Meydanı ve meydandaki “Teatrul Odeon” tiyatro binasının hemen önünde Atatürk büstü yer alıyor. Büstün üzerinde ise hem Türkçe hem de Romence olarak “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu” ve “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ifadelerine yer verilmiş.
4 – Havana - Küba
Havana’nın Puerto Caddesi’ndeki Plaza de Armas parkında, Atatürk heykeli yer alıyor. Havana devlet adamlarının isteği üzerine heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından 2011 yılında yapılan heykelde, ulu önderin “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözü yer alıyor. Ayrıca belirtelim ki Küba’da, Atatürk’ten başka hiçbir yabancı devlet adamının heykeli bulunmuyor. 
5 – Budapeşte - Macaristan
Budapeşte’deki okullarda, Mustafa Kemal Atatürk özgürlük, cumhuriyet ve bağımsızlık sözleriyle adeta bütünleşmiş durumda. Bu nedenle şehirde yer alan çocuk parkı Naphegy Park’ta Atatürk’ün bir büstü yer alıyor. Üstelik büst Atatürk’e duydukları hayranlık nedeniyle Macarlar tarafından yaptırılmış.
6 – Yehud - İsrail
Yehud’da Arkadaş Derneği’nin bahçesindeki Atatürk anıtında “Türk Milleti ve Türki-ye’yi seven İsrail halkı sana ebediyen minnettar kalacaktır.” sözü yer alıyor. İsrail’in ilk Atatürk anıtı olma özelliğine sahip yapının açılışı, 2007 yılında yapılmış.
7 – Üsküp - Makedonya
Ülkenin hem başkenti hem de en gelişmiş şehri olan Üsküp’te Gostivar şehri sınırları içerisinde Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu bulunuyor. Okulda Arnavut ve Türk öğrenciler eğitimlerini sürdürüyor. Ayrıca başkentte atanın ismini taşıyan bir de sokak mevcut. 
8 – Rotterdam – Hollanda
Hollanda’nın Rotterdam şehrinde “Atatürkstraat” caddesi bulunuyor. Caddenin tabelasının altında ise, Mustafa Kemal’in doğum ve ölüm yılının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olduğu ifadesine yer verilmiş.
9 – Santiago – Şili
Şili’nin başkentindeki parklardan birinde yer alan Atatürk rölyefi, burada yaşayan halkın Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek alması amacı ile belediye tarafından yaptırılmış. Rölyefte Atatürk’e duyulan hayranlık; “Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır.”  sözleriyle ifade edilmiştir.
10 – Roma – İtalya
Roma’da geniş bir bulvara ismini veren Mustafa Kemal Atatürk adına bir de anıt yaptırılmış. Mermerden yapılmış olan ve açık bir kitap sayfasına benzeyen bu anıtta, Mustafa Kemal’in “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözü İtalyanca olarak yazılmış.
11 – Bakü – Azerbaycan
Bakü Atatürk’ün isminin sıklıkla kullanıldığı yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki; şehirde Atatürk Parkı, okulu ve bir de büstü yer alıyor.
12 – Mexico City / Meksika
2003 yılında heykeltıraş Sait Rüstem tarafından yapılan Atatürk Anıtı, Çimento Müstahsilleri İşveren Sendikası Başkanı Ahmet Eren’in çabalarıyla Meksika’nın başkenti Mexico City’e götürülmüş. Şehirde Atatürk Anıtı’nın açılışı ise 29 Ekim 2003 yılında yapılmış olup, bugün hala Le Reforma caddesinde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
13 – Washington – ABD
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 75. yılı olan 10 Kasım 2013 yılında Washington’da Atatürk heykeli yaptırılmış. Bölgenin önemli meydanlarından biri olan Sheridan Circle’da yer alan bu heykel, ABD’nin kamu alanında sergilenen ilk Atatürk heykeli olma özelliğini taşıyor. 
14 – Wellington – Yeni Zelanda
Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’ın güneyinde yer alan Tarakena Körfezi’nde Atatürk anıtı bulunuyor. Anıtın burada yer almasının sebebi olarak ise bölgenin Gelibolu Yarımadası’na benzemesi gösteriliyor. Ayrıca şehirde ulu önderin ismini taşıyan bir de park yer alıyor.
15 – Dakka - Bangladeş
Atatürk’ün izine rastlayabileceğimiz yerlerden biri de bir Güney Asya ülkesi olan Bangladeş. Ülkenin başkenti olan Dakka’da “Kemal Atatürk Avenue” isminde oldukça uzun bir cadde yer alıyor.
16 – Amsterdam – Hollanda
Amsterdam’da bulunan Atatürk anıtında, hem Hollandaca hem de Türkçe olarak ulu önderin, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünün yanı sıra birlik ve beraberliği yansıtan ifadeler yer alıyor. Anıtta yer alan ifade ise şöyle; “Burada Atatürk yurdu vardı, bu yurtta Türkler yaşardı. Birlik, beraberlik ve mutluluk vardı, hatırlanmaları için bu anıt dikildi.”
17 – Astana – Kazakistan
Astana kentinin Yesil Nehri kıyısındaki parkta Atatürk heykeli yer alıyor. Heykelin açılışı ise 2009 yılında Kazakistan cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafında yapılmış.
18 – Bişkek – Kırgızistan
Bişkek’in Ahunbayev caddesinde yer alan parka 1995 yılında Atatürk ismi verilmiş, 10 Kasım 2015 yılında ise parka bir de Atatürk heykeli yaptırılmıştır.
19 – Santo Domingo – Dominik Cumhuriyeti
Mustafa Kemal Atatürk’ün ismi Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti olan Santo Domingo’da bir caddeye verilmiş.
20 – Wakayama – Japonya
Wakayama’nın kasabası olan Kuşimoto’da Türk Müzesi’nin içerisinde Atatürk heykeli yer alıyor. Heykelin üzerinde Mustafa Kemal’in imzası ve “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözüne yer verilmiş.
21 – Lima - Peru
Peru’nun başkenti olan ve yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip olan Lima’da da Atatürk büstü yer alıyor. Peru halkının, özellikle de kırsal kesimde yaşayanların Türklere sempati duydukları biliniyor.
22 – Albany - Avustralya
Avustralya’nın batısında yer alan Albany kasabasında yüksekçe bir küre üzerinde ve deniz kenarında yer alan Atatürk heykeli, 4.5 metre uzunluğa sahip. Oldukça etkileyici bir konumda yer alan heykelin yanı sıra bölgede bir de Atatürk Parkı bulunuyor. Albany ile Gelibolu Belediyesi 2003 yılında bir anlaşma imzalayarak “Kardeş Şehir” ilan edildiler. 
23 – Aşkabat - Türkmenistan
Türkmenistan’ın başkenti de Aşkabat da Atatürk Meydanı ve heykeline ev sahipliği yapan şehirlerden biri.
24 – Wroclaw – Polonya
Polonya’nın Wroclow şehrinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini bölgede yer alan bir meslek lisesine verilmiş. Okul 2008 yılında gerçekleştirilen ve aralarında Türk katılımcıların da bulunduğu bir davet ile ulu önderin ismini almış.
25 – Vise – Belçika
Belçika’nın Vise kentine bağlı Cheratte kasabasında Atatürk’ün ismi bir caddeye verilmiş. Caddenin adı Atatürk hayranı ve o dönem belediye başkanı olan Marcel Neven tarafından 2003 yılında “Place Ataturk” olarak değiştirilmiş.
26 – Karlsbad – Çekya
I.Dünya Savaşı sırasında böbrek rahatsızlığı geçiren Mustafa Kemal o dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içerisinde yer alan Karlsbad’da tedavi görmüştür. Bugünkü adı Karlovy Vary olan şehirde Atatürk, Rudolfs Hof Pansiyon’da konaklamıştır. Sonraları Rus bir iş adamı tarafından satın alınan bu pansiyon Carlsbad Plaza Hotel olarak değiştirilmiş ve Atatürk’ün burada kaldığına dair bir levha asılmıştır. 
27 – Kabil – Afganistan
1983 yılında Afganistan’ın başkenti Kabil’de kurulan hastane 1991 yılında Türkiye-Afganistan arasında varılan bir mutabakat ile kapsamlı bir çocuk hastanesine dönüş-türülmüş ve ismi Atatürk Çocuk Hastanesi olmuştur.