TPAO
İHANETİ
Bir hükümet kendisinin, milletinin ayağına kurşun
sıkar mı? Ülkesine düşmanlık yapar mı? Hem de yabancı çıkarı için? Hem de
emperyalist tekeller, savaş baronları için?
Kılavuzu emperyalistler ise, kurşun üstüne kurşun
sıkıyormuş meğer.
Kıbrıs çıkarmasında benzin üreten bir rafineri
vardı. Oranın benzini ile uçaklarımız havalanırdı. ATAŞ Rafinerisi. Gel gör ki,
İngiliz kontrolünde. Vakti zamanı geldi, Kıbrıs’a çıkarma yapmak gerekti. Savaş
uçaklarımız havalanamadı. İngiliz işveren benzin vermiyordu. Sağolsun
Kaddafi... Libya’dan sağladık benzini ve öyle çıkarma yapabildik.
Bundan ders aldı zamanın hükümeti. Çıkarma
sonrasında ilk iş milli rafineri kurmak oldu. TPAO sıvadı kolları, TÜPRAŞ’ları
kurduk.
Ama bazısı bir yanlıştan bile ders alırken,
emperyalist batıyı pusula yapanlar, bırakalım ders almayı, ihanetten ihanete
koştular.
Rafineride de öyle oldu. OECD, Dünya Bankası, IMF
ve Avrupa Birliği’ni kılavuz yapan AKP, 2005’te TÜPRAŞ’ları sattı. Hem de,
Kıbrıs çıkarmasında benzin vermeyen emperyalistlere...
Kıbrıs çıkarmasında uçak lastiğimiz de yoktu. ABD
ambargosu lastik bulmamıza engel oluyordu. Yine imdada Kaddafi yetişti.
Benzinin yanında uçak lastiği de verdi. Zamanın hükümeti, “madem öyle” dedi,
çıkarmadan hemen sonra uçak lastiği de üreten PETLAS’ı kurdu. Sene 1976...
Lakin emperyalist kılavuz bırakmıyor. AKP hükümeti
PETLAS’ı da sattı. Sene 2005. Mahkeme “satış usulsüz” dedi. Ama dinleyen kim?!
Hâlâ top gibi oynuyorlar güzelim PETLAS ile.
Dahası var. Zor zamanların dostu Kaddafi’yi, linç
etsinler diye Amerikancı muhaliflere çantalar dolusu para gönderdi hükümet. Kan
revan içinde can verdi, katil sürüsünün elinde kadim dostumuz Kaddafi.
PETROL
KURUMLARININ ANASI TPAO
Milli Petrolün öyküsü hem acıdır hem de uzun.
Bazı
satır başları sadece;
- Cumhuriyetin ilk işi Petrol Yasası çıkarmak
oldu. Sene 1926.
- 1933’te Petrol Arama ve İşletme Dairesi kuruldu.
- 1940’da Raman’da, 1947’de Garzan’da petrol
bulundu.
- 1942’de Petrol Ofisi, 1953’te Batman Rafinerisi
kuruldu.
- 1954’te 6326 Sayılı Petrol Kanunu çıkarıldı,
Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM)ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
(TPAO) kuruldu.
- Petrol işi entegre çalışmayı gerektiriyordu.
- 1959’da Batman Rafinerisi, 1960’ta Petrol Ofisi (POAŞ) TPAO’ya devredildi.
- 1961’de İPRAŞ Rafinerisi kuruldu.
- 1965’te TPAO, Yarımca PETKİM’i kurdu.
- 1967’de Batman-Dörtyol Petrol Boru Hattı açıldı.
- 1967’de Aliağa Rafinerisi kuruldu.
- 1971’de TPAO ve İPRAŞ, İstanbul Gübre Sanayi
A.Ş.’ı (İGSAŞ) kurdular.
- 1972’de İPRAŞ Rafinerisi TPAO’ya geçti.
- 1974’te TPAO, deniz petrol taşımacılığını,
DİTAŞ’ı kurdu.
- 1974’te TPAO, BOTAŞ’ı kurdu.
- 1974’te TPAO, Akaryakıt Dağıtım A.Ş.’ı (ADAŞ)
kurdu.
- 1975’te TPAO, 22 petrol sahasında, 100 milyon
varil ham petrol üretir oldu.
Derken 12 Eylül, Özallı yıllar ve Batın’ın emrine
giren hükümetler dönemi. TPAO için de, petrol sanayimiz için de karanlık
yıllar.
- 2000’de POAŞ, Shell-Doğan Holding ortaklığına
satıldı.
- 2004, İGSAŞ Yıldızlar Holding’e satıldı.
- 2005’te TÜPRAŞ, Shell-Koç ortaklığına satıldı.
- 2008’de PETKİM, Kazak-Rus mafyasına satıldı.
- 5 Ekim 2016. Kalan tek kamu dağıtım şirketi Türk
Petrol (TP) Zülfikarlar Holding’e satıldı.
TPIC
NEDİR?
ANAP hükümeti 1988’de, kara para aklanan ve
karanlık işlerin döndüğü Jersey Channel (Kanal) Adalarında, Türkiye Devletine
ait görünen bir petrol şirketi kurdurdu. Turkish Petroleum International
Company Ltd. (TPIC).
Çalışanların büyük kısmı taşeron işçisi...
Sendikalaştılar diye 600 işçiyi kapıya koydu.
TPIC, 2013’te BOTAŞ’a devredildi. Ama özerk, ama
şaibeli, ama kamu mantığına göre yönetilmiyor, ama karanlık adalarda.
TPAO
VE BOTAŞ’A SALDIRI
TPAO’nun yarattıkları, vergi ve büyüklük
bakımından dev kurumlardı.
Geçen 10 yılda, kamunun entegre yapısı
parçalanmış, her parçası satılmış, kurda kuşa yem edilmişti. Emperyalistler ise
kaymağına çöreklenmişti.
Bütün milli petrol kurumlarını satıp savurduktan
sonra şimdi de kalan iki kuruma saldırıyorlar.
BOTAŞ’ı TPAO’dan kopardılar, şimdilerde onun da
başına çorap örüyorlar.
TPAO’nun ise, Adıyaman, Batman ve Trakya bölge
müdürlüklerindeki kuyu tamamlama (workover) ve sondaj faaliyetlerini TPIC’e
devretmek istiyorlar. Genel müdürlüğün jeofizik operasyonları, sismiği ve deniz
sismiğini TPAO’dan almak istiyorlar.
Bu, milli olanakları, şaibeli TPIC’e devretmek
değildir sadece. TPAO’nun idam fermanıdır, milli petrolcülüğe ihanettir. Petrol
işçisinin “TPAO vatandır” demesi bu yüzden. Sadece petrol işçisinin değil,
topyekûn işçi sınıfının, tekmil milletin görevidir TPAO’ya sahip çıkmak. (İKTİBAS
& KAYNAK: Aydınlık Gazetesi, 17.11.2016)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder